Gazze için nasıl kararlı olduğumuzu gösterip safımızı belli etmek için bugün 5 Ekim Pazar günü Ankara'da düzenlenen Gazze için 'Kararlılık Yürüyüşü'nde yerimizi aldık.
Bugün, SOGEL'in ev sahipliğini yaptığı bir programda sabah namazını Aslanhane Camiin'de edadan sonra işrak namazına kadar devam eden birlikteliğimiz ve akabinde bugün Ankara'da yapılacak yürüyüşe katılım çağrısı anonsundan sonra yükselen dualarla güne başladık.
Bütün heyecanımızla miting anını beklemeye durduk ve biraz dinlendikten sonra evden çıkarak revan olduk yola. Metroya binecektik, çünkü metro güzergahına yakındı mitingin başladığı alan. Her şey yolunda ve neşe içinde giderken turnike geçişlerinde vatandaşın bilet parasına göz diken Belediyenin vurdumduymaz uygulaması şaşırtmıştı bizi... Çünkü belediye parasının eğlence adı altında nasıl peşkeş çekildiği hususunun mahkemelik bir konu olduğu herkesçe bilindiği halde hem de. Bu sebeple Ankara Büyük Şehir Belediyesi'nin Siyonist yandaşı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sinek küçük de olsa mide bulandırır...Bugungü İsrail karşıtı mitinge gidişlerde Ankaralılara Belediye neden bedava ulaşım imkanını sunmadı? Gereksiz ve fahiş savurganlıklarını bilsek de Belediye'nin umumi efkardan bu kadar uzaklasacağını hiç tahmin etmezdik. Döner merdivenler hiç çalışmıyordu. Bebek arabasıyla gelenlerle yaşlıların nasıl bir sıkıntı içinde olduklarına gözlerimizle şahit olduk. Hayır yolunu kolaylaştırmak varken bunlar zorlaştırmak için elinden ne varsa yapmaya çalıştılar. Yazıklar olsun böyle bir anlayışa. Zalimin yanında yer alışlarına. Onlara zımnen destek oluşlarına. Miting alanına gidişlerdeki sıkıntı dönüşünde de yaşatıldı Ankaralı vatandaşa. Tek kelime ile yazıklar olsun.
Mitinge katılımların metro istasyonları doğrultusunda olduğu düşünuldüğünde kolaylığın sağlanması Ankaralılara bir değerin ifadesi olacaktı. Bunu da yapmadı.
Maalesef, karıncanın taşıdığı bir damla su misali kadar bile hayırda nasibi olmayan bir yönetim var Ankara Belediyesi'nin başında.
Oyun ve eğlencelere milletin parasını çar çur etmekten geri kalmayan Belediye, hayır işlerinde kağnıdan dahi ağır hareket edişi şurada dursun adeta ölü numarası ayağına yattı.
Bu kadar mı içiniz-dışınız karardı?
Bu kadar mı Siyonist taraftarı oldunuz?
Bu kadar mı mazluma körsünüz?
Dünyanın her tarafından, dini, dili ve ırkı birbirinden farklı milyonlarca insan sırf insanlık adına zalime dur derken sizin insanlık damarına ne oldu da yavaş yavaş insanlıktan oldunuz?
Bir nebze de olsa ademiyetinden Adem'in nüvesi de mi kalmadı?
Adem sıfatıyla gezerken ruhunuz saf mı değiştirdi?
Belediyenin ulaşım imkanlarını dahi vatandaşın hizmetine sunmaktan seni alıkoyan neydi?
Kanında ya da fikrinde sorun olanın işi değil mi bu?
Bugün İsrail Siyonistlerine bütün dünya karşı durmuşken bedava ulaşımı halkın hizmetine sunmaktan dahi bunları alıkoyan neydi?
Kanınla mı bağlısın bu şerefsiz varlıklara yoksa göbeğinle mi?
Siyonist köpekleri duyar da bir dahaki seçimde sana yardım etmezler korkusu mu bunun sebebi?
Korkunun buysa sebebi boğulursunuz yavaş yavaş...
Korkunun ecele faydası olmaz der atalarımız.
Bu korku senin Siyonist ağbabalarını da yiyip bitirecek. Gormüyor musun dünya ayakta.
Peki ya sani seçip bu milletin başına bela eden sözüm ona müslümanlara ne demeli?
Söyle dostunu kim olduğunu söyliyeyim derken ecdadımızın bir bildiği varmış demek ki?
Ey buna oy veren müslüman!
Seçtiğin adam bugün İsrail zulmünü telin maksadıyla düzenlenen miting alanına giden vatandaşın cebinden, biletle koparacağı parasının derdinde. Bu parayı dert eden adam sıra dansözlere gelince kesenin ağzını yavaş yavaş açarak sel gibi akıtmakta...
Senin seçtiğin adam bir bilet parasını dahi bu millete çok görürken bizim seçtiğimiz adam dünya beşten büyüktür diyerek korktuğunuz zalime meydan okuyor.
Senin seçtiğin, bir bilet parasının hesabını yapıp Siyonist ne derin derdindeyken, benim seçtiğim adam devlet uçağıyla zalime kafa tutan aktivistleri kollayıp ülkeme getiriyor.
Ey müslüman!
Seçerek başımıza getirdiğin adam bugün Siyonistten yana göz kırpıyor. Bu bir iman meselesiyse yaptığın seni imanından yavaş yavaş alıyor bilesin. Vakit geçmeden imanını tazele, yoksa insanlığın da kalmaz.
Bu duygularla mitinge gitmek daha da bilendirdi beni. İçimizdeki isbirlikçilerin ne kadar tehlikeli olduğunu bir daha hatırlattı bana.
15 Temmuz gecesi geldi aklıma. O günkü belediyenin başında bu adam olsaydı Ankara'nın düşmesiyle ülkemiz belki de çoktan elden giderdi...
O günkü Belediye tüm imkanlarını seferber ederek olası bir terör baskınını cadde ve sokaklarda bitirecek şekilde aldığı tedbirlerle halkının yanında saf tutmuştu. O günkü Belediye Başkanı aynı davaya hizmette milletiyle aynı kıblenin insanıydı çünkü.
Çoktandır iç cephenin güçlendirilmesi derken işte bunu kast ediyorduk.
Bugünkü miting milletimizin ferasetini, gücünü gösterdiği gibi vesayeçilere fırsat vermeyeceğini de gösteriyordu.
Çocuğundan yaşlısına, kadın-erkek herkes vardı miting meydanında. Çocuk, açlıktan ölen Gazzeli çocuk kardeşleri için, yaşlılar yitirdikleri mücahitleri için, kadınlar şehit kocaları için, perişan kardeşleri için ordaydı. Bebekler bile vardı bu mitingte. Çünkü çocuklara kastı olan Firavunî bir zulüm vardı Gazze'de.
Maide 82. ayet; "Kuşku yok ki iman edenlerin, insanlar içinde en amansız düşmanlarının yahudiler ve şirk koşanlar olduğunu göreceksin..."
İşte bugün o düşmanlarımızın zulmüne dur demek için toplandık.
Mümin kimliğimizi göstermek için oradaydık.
İnsanlığımızı haykırmak içindi olan her şey...
Birlik ve beraberliğimiz 730 gündür devam ediyor. Bu gücümüze kast etmek isteyen hiç bir alçağın girişimine itibar etmeyelim.
Küçük siyasi oyunlara asla izin vermeyelim. Bugünkü muhalefetimiz maalesef Siyonist'in ekmeğine yağ sürmenin derdinde. Ülkemizin zulme karşı gösterdiği gayret ve verdiği mücadeleyi gündemden düşürmek için asrın hırsızını savunarak sahiplenmedeki seviyesizliği bile göremeyecek kadar dışa bağımlı insanlar var aramızda.
Siyonist'in tamamen içinde olduğu oluşumlara karşı çok dikkat etmeliyiz.
Bugün tüm dünya Siyonistleri lanetliyor.
Ey İsrail, Yahudi ve Siyonistler!
Bak bugün 300 bin bağrı yanık kardeşimle Ankara'da bir araya geldik.Dile gelmesinden rahatsız olduğunuz hakikatleri ne kadar engellerseniz de engelleyin, sizi bekleyen korkunç sondan kurtulamayacaksınız.
Arkasına gizlenip de sizi ele verecek taşlara doğru hızlı adımlarla hatta koşarak gidiyorsunuz.
Çocukları öldürmek saltanatları güçlü kılsaydı tarihi bilgiler, Hz. İbrahim'e karşı Nemrut'un, Hz Musa'ya karşı Firavun'un başarılarından bahsedecekti.olacaktı. Çünkü bu ikisi binlerce çocuğun hunharca katiliydi.
Kendisini öldürecek çocuğu sarayında yaşatacak kadar zavallı Firavun'un sonundaki hüsranlık her çocuk katilinin başına gelecek mukadder bir sondur.
Ey İsrail, sen hunharca katlettiğin binlerce masum çocuğun kanında boğulacaksın.
Demir Kubben çöktü, Gargad'ın da seni kurtaramayacak...
Kur'an'da geçen ebedi lanetliliğinin hikmetini sual edene bu şenaatin cevap olsa da onlara bu, lanetli oluşundaki hakikati anlayanların gazabından kurtaramayacak seni.
Mustafa Salim
05 Ekim 2025 ANKARA